TDP, Hukuk Muhakemeleri Usulü (Değişiklik) Yasası’nın Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle yargıya başvurdu. TDP Başkanı Özyiğit, “Borçlu olan kişinin eşi ve yakınlarının para ve mallarına da haciz getirilme durumu ortaya çıktı” dedi
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) 28 Ekim 2019’da Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Hukuk Muhakemeleri Usulü (Değişiklik) Yasası”nın Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. TDP adına Genel Başkan Cemal Özyiğit, Genel Sekreter Halil Hızal ve Avukat Boysan Boyra dün sabah 09.00’da Anayasa Mahkemesi’ne giderek yasa aleyhine dava dosyaladı. Özyiğit, burada basına yaptığı açıklamada, 2012 yılında mazbata mağdurlarının yılbaşını cezaevinde değil ailelerinin yanında geçirebilmelerini sağlamak için Meclis’ten oy birliğiyle yasa geçirdiğini, o gün devletin bir taahhüt altına girip “Kısa süre içinde bileşik faizin sınırlandırılması, kimsenin mazbata mağduru olmaması” tebliğ, icra ve benzeri yasaların yeniden düzenlenmesinin yapılacağının taahhüdünün verildiğini belirtti.
Özyiğit, o günden bu yana 36/2019 sayılı yasanın yürürlüğe girdiğini fakat bileşik faizle ilgili herhangi bir düzenleme yapılmadığını, Meclis’in gündemine geçen haftalarda geldiğini ve bir ad-hoc komite kurularak faiz mağduriyetinin yaşanmaması konusunda çalışma başlatıldığını belirtti ve istenen ve beklenen değişikliğin yapılmasını ümit ettiğini söyledi. “BORÇLUNUN EŞ VE YAKINLARINA DA HACİZ GELEBİLİR” Hukuk Muhakemeleri Usulü Yasası konusunda bir “Nasıl olsa af çıkacak” deyip borcunu ödemeyenlerle, borcunu ödeyemeyenlerin aynı kategoriye konulduğunu kaydeden Özyiğit, borçlu olan kişinin eşi ve yakınlarının para ve mallarına da haciz getirilme durumunun ortaya çıktığını, bu nedenle konuyu hukukçularla değerlendirerek yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını ifade etti. Amacın bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olduğunu söyleyen TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, aynı zamanda değişiklik önerilerini de Meclis’e sunduklarını, hukuki sürecin de bu arada devam edeceğini, hangisi daha önce tamamlanırsa toplum yararına bunun takipçisi olacaklarını ekledi.
BOYRA: “İNSANLAR BANKAYA PARA KOYMAKTA TEREDDÜT EDECEK” Avukat Boysan Boyra da açıklamasında, her şeyden önce “ilginç” ve “birçok şeyi değiştiren” bir yasayla karşı karşıya bulunulduğunu belirtti ve insanların yasa nedeniyle artık bankaya para koymakta tereddüt edeceğini, sadece borçlu değil borçluyla müşterek hesabı olan kişilerin hesaplarının incelenip, parasına el konulması, Mahkeme veznesine konulması gibi uygulamaların önünün açıldığını kaydetti. Boyra, ispat külfetinin tamamen yer değiştirdiğini, yasayla birlikte iddia edenin değil hakkında iddia olanın ispat etmesi gerekliliğinin ön görüldüğünü ifade etti. Yasanın içine gizlenmiş bazı detaylardan da bahseden Boyra, şöyle devam etti: “Bu yasa, borçlu için, insan onuruna yakışır asgari yaşam standardı öngörüyor; halbuki Anayasa öyle demiyor Anayasa’da ‘asgari’ kelimesi yoktur… Yani asgari yaşam şatlarınız varsa üstü parayı bana verin, ödeyin. Hatta işverenlere bildirimler yapılacak, işverenler maaşlardan bahsedecek, bu maaşlar insan onuruna yakışan ‘asgari’ yaşam koşullarını yerine getirirse, onun üzeri paralar alacaklıya veya avukatına ödenecek.
Böyle enteresan birtakım durumlar var, kıstaslar değişmiştir, bütün bunların Anayasa’ya aykırı olduğunu düşünüyoruz. Ve soruyoruz hükümet edenlere, acaba Anayasa’daki demokrasi, sosyal adalet, hukukun üstünlüğünden bahseden maddesi ne işe yarar? Çünkü burada işe yaramadığı aşikâr. Peki ‘Devlet kişinin temel hak ve özgürlüklerini, kişi huzuru sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak biçimde sınırlayan siyasal, sosyal, ekonomik bütün engelleri kaldırır’ diyor; ne işe yarar? Niçin yazar bu Anayasa’da, bir işe yaramayacaksa neden yazdık biz bunu Anayasa’ya? ‘Herkes, barış, güven ve huzur içinde yaşama maddi-manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir’ maddesi ne işe yarar? İnsan onuruna yakışır asgari düzeyde yaşayan birisi manevi kişiliğini ekonomik olarak nasıl geliştirir? ‘Aile toplumun temelidir’ diyen, ‘Devletin ve diğer kamu ve tüzel kişilerin ailenin, ananın ve çocuğun korunması için gerekli tedbirleri alır’ diyen Anayasa maddesini nereye koyacağız? Bu yasayla nasıl bağdaştıracağız?
Ve ‘açlığa karşı korunma hakkı’ Anayasa’da var. Bunu nereye koyacağız?
‘Devlet sosyal ve ekonomik bakımdan güçsüz olanları esenlendirir’ diyor; Anayasa diyor. Bunu nereye koyacağız? Hükümet bu yasayı doğru dürüst çalışmadı, onu demek istiyorum… Bundan sonra insanların bankalara para yatırmakta çok daha fazla çekinceleri olacak… Bir takım sosyal ve ekonomik depremler olacak, çünkü eşler kocalarıyla birlikte hareket edemeyecekler, birlikte şirket kuramayacaklar. Bir borçluyla birlikte bir şirkette hissedarsanız, şirketteki hisseleriniz satılabilir.
Neden? Borçlu muyum ben? O borçlu, ben değilim? Şirketin hisseleri satılabilir, karı-koca diyelim ki bir şirket kurdu, ansızın gitti üçüncü bir kişi, -başka bir adam- şirketin hisselerini aldı. Benim karım yabancı bir erkekle aynı şirkette ortak mı olacak, beraber toplantı yapıp, ticari hayatı mı düzenleyecekler?
Belki de her ikisinin birden hisseleri satılacak. Dolayısıyla neresinden bakarsak bakalım, olmadı. Bu yasa olmadı, iyi düzenlenemedi, düşünülmedi, yeniden çalışılmalıdır diye düşünüyorum.”
3. SAYFA
05 Kasım 2024SPOR
05 Kasım 20243. SAYFA
05 Kasım 2024SPOR
05 Kasım 2024SPOR
05 Kasım 20243. SAYFA
05 Kasım 20243. SAYFA
05 Kasım 2024