UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, Abdullah Paşa Vakfı’nın 1933 yılında kapandığı yönündeki haberlere ilişkin açıklamada bulundu.
“Gerek mevcut yasamıza göre, gerekse Ahkam”ul Evkaf kurallarına göre bir vakıf bir Mahkeme kararı ile kurulur ve kapanır” diyen Hasipoğlu, “Bazı gazetelerde çıkan haberlerde zamanın Vakıf Müdürü Abdullah Paşa kapandı diye bir mektup yazmışsa, bu vakıf kapanmış mı olur?. Tabi ki “Hayır”. ifadesini kullandı.
Hasipoğlu açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Mütevelli veya mütevellilere bir ödeme yapılmış ise, bu ödemenin kira için yapıldığı aşikardır. 15.10.1938 tarihli yazıda vakfın evladlarına yapılan ödemelerden bahsedilmektedir. Elimizde Abdullah Paşa Vakfı’na ait bir çok tapu belgesi vardır ki, 1938 yılından çok önce, 1910”lu yıllardan başlamak üzere, Abdullah Paşa adından, gerek satış, gerek bağış yolu ile mülkiyet Kıbrıs Rum şahıslarına devir edilmiştir. Devir tarihinde herhangi bir ödeme yoktur. Bu devirler tamamen yasa dışıdır. Bu durumda 1938 yılında yapılan ödemeler ancak kiradan ibarettir. Aksi düşünülemez, Eger Abdullah Pasa Vakfı ortadan kalkmış olsaydı; 1960 yılına kadar neden İngiliz yönetimi kira ödemeye devam etti? 1963 yılına kadar, neden Kıbrıs Cumhuriyeti kira ödemeye devam etti? Eğer Abdullah Paşa Vakfı gerçekten 1933 yılında tahvil edilerek kapanmış ise neden Ankara 25’inci Asliye Hukuk Mahkemesi, 23 Haziran 2007 tarihinde 23 kişiyi Abdullah Pasa vakıf evladı olarak tescil etti?”
“Herseyden once, bu vakfın ne tür bir vakıf olduğunu iyi değerlendirmek gerekir” diyen Hasipoğlu, Abdullah Paşa Vakfı’nın sadece aşar gelirlerinden ibaret bir vakıf olmadığını ve aşarın, bu vakfın gelir kalemlerinden sadece bir tanesi olduğunu belirtti.
Gelir çeşitlerinden birinin ortadan kalkmasıyla bir vakıf tüzel kişiliğinin yok olmayacağını kaydeden Hasipoğlu, “Hatta bütün akarları elden çıkmış olsa bile vakfiyesi ve hayrâtı ayakta dururken o vakfın yokolduğu ne söylenebilir ve ne de iddia edilebilir. Esasen bir bütün olarak düşündüğümüzde tüzel kişilik olarak vakıflar, hiçbir zaman ortadan kalkmaz.” dedi.
Bir vakfın değişik statüde malları olabileceğini söyleyen UBP milletvekili Hasipoğlu, sadece bu türlerden birine bakarak, vakfın tamamının aynı statüde olduğunun iddia edilemeyeceğini bildirdi. Hasipoğlu, “Tasarruf hakkı ve aşar gelirlerinin tahsili konusundaki yetkisine ilaveten Karpaz mukataası dâhilinde bulunan taşınmazların mülkiyeti de Abdullah Paşa Vakfı’na aittir. Gerçek durumun böyle olduğunu, gerek Osmanlı yönetimi döneminde ve gerekse İngiliz İdaresi zamanında Abdullah Paşa Vakfı adına düzenlenen ve bugün elimizde bulunan yüzlerce tapu tasarruf koçanları göstermektedir.” ifadesini kullandı.
“Bu tespit, vakıf hukukunun, dönemden döneme, milletten millete değişmeyen en temel ve evrensel bir kuralıdır.” diyen Hasipoğlu, yasal düzenleme, yargı ve idari herhangi bir karar olmadan, sadece vakıf yöneticisinin/ yöneticilerinin mütalaaları ile Abdullah Paşa Vakfı’nın yok sayılmasının hukuki dayanağı ve geçerliliği olamayacağını kaydertti.
3. SAYFA
26 Kasım 2024SPOR
26 Kasım 20243. SAYFA
26 Kasım 2024SPOR
26 Kasım 2024SPOR
26 Kasım 20243. SAYFA
26 Kasım 20243. SAYFA
26 Kasım 2024