Üçlü toplantı Haziran ayında iki toplum ve üç garantör güç arasında yeniden beşli bir konferans toplanması kararı ile tamamlandı.
Güney Kıbrıs‘ta yayın yapan Sigma Kanalı New York’taki gelişmeleri şu haberi ile duyurdu:
AB geçtiğimiz sefer olduğu gibi şimdi de gözlemci olacak. Toplantıdan sonra okunan BM Genel Sekreteri’nin açıklamasında yeni bir konferans için ilkeler dile getirildi. Konferansın toplanması için tam olarak Türk tarafının talep ettiği şekilde herhangi bir ön koşul yok. Anastasiadis’in öncelikli olarak güvenliğin görüşülmesi şartı boşluğa düştü. Metinde güvenliğin her iki toplum için de önemli olduğuna dair genel bir tespit yapılıyor. Bunun ötesinde müzakere tüm başlıkların paralel olarak ele alınması ile gerçekleşecek. Yeni bir beşli konferansın toplanmasından önce herhangi bir ilerleme beklenmiyor. Anastasiadis-Akıncı görüşmesi şu ana kadar belirlenmedi. Türk tarafı tüm konuların açık birşekide Cenevre’ye gidileceğinde ısrar ediyor.
Eide, Ocak ayında Cenevre’de ve ilk beşli görüşmeden hemen sonra Mont Pelerin’de tüm anlaşılanlar temelinde güvenlik konusunun görüşülmesi için çalışma belgesi hazırlamayı üstleniyor. Guterres konferansın diğer tarafları ile iletişime geçmeyi üstleniyor.
New York’taki dünkü yemeğin sonuçları Kıbrıs Rum tarafı için olumlu değerlendirilemez çünkü öncelikli konu olarak ve bütünlüklü anlaşmanın önkoşulu olarak güvenlik ve garantilerin görüşülmesi konusundaki tezi kabul edilmedi.
Tarihin açıklanmamasının nedeni Yunan hükümetinin konferansın güvenlik konusunda ilerleme olduğu sürece gerçekleşmesi ve Tüürkiye ile ön girişim yapılmasını talep etmesidir. Bundan bağımsız olarak ve Yunan Başbakanın açık bir şekilde Anastasiadis’e ifade ettiği tüm konular açık bir şekilde yeni konferansa gitmeyeceğine dair açık tutumuna rağmen Anastasiadis bir kez daha Yunanistan’ı bağladı. Kıbrıs Cumhurbaşkanına Atina’nın arkasına saklanmaktan başka birşey kalmadı.Kendisi herhangi bir sorumluluk alma konumunda değildir.
Son olarak Genel Sekreterin açıklamasında Kıbrıs için Konferansın sonunun açık olduğundan bahsedilmediği belirtiliyor. Bu şekilde, bu konferansın görüşmelerin geleceğinin son kritiği olduğu gibi bir Türk talebi daha memnun ediliyor. Ya anlaşma ve referandum ya da nihai çıkmaz ve kriz.
Kıbrıslı Rumlar üzerine yeni bir gerilim ve baskı atmosferi yaratıldı. Maalesef Anastasiadis’in uygulamaları bir kez daha kaderine mahkum edildi.
