İMSAK'A KALAN SÜRE
09 Mart 2025 Pazar
Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) ile Kanser Hastalarına Yardım Derneği (KHYD) iş birliğinde, Merkez Lefkoşa’da ücretsiz prostat kanseri taraması yapıldı.
Belediyeden verilen bilgiye göre tarama işlemlerinde LTB Başkanı Mehmet Harmancı ve KHYD Başkanı Ayşe Kanlıada yer alırken, tarama çalışmalarına Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi de katkı sağladı.
Farkındalık ayı kapsamında yapılan etkinlikte, prostat kanseri konusunda bilinç oluşturmak ve erken teşhisin önemine dikkat çekmek amacıyla yurttaşlara ücretsiz testler yapıldı.
-Kanlıada: “Erken teşhis büyük önem taşıyor “
KHYD Başkanı Ayşe Kanlıada, Mart ayının prostat kanseri farkındalık ayı olduğunu hatırlatarak, bu süreçte farkındalık yaratmanın en önemli hedefleri olduğunu vurguladı.
Kanlıada, “Dünyada prostat kanseri vakaları artıyor. Yaşlanan nüfusla birlikte bizim ülkemizde de bu hastalık daha fazla gündeme gelmeye başladı. Kanser sinsi hareket eden bir hastalıktır, kendini hemen belli etmez. Bu yüzden erken teşhis büyük önem taşır.” diye konuştu.
Kanlıada, bu tür farkındalık etkinlikleri ile prostat kanseri konusunda bilinci artırmayı hedeflediklerini belirterek, vatandaşları düzenli sağlık kontrollerine teşvik ettiklerini ifade etti.
Kanlıada, “Kanser sadece hastayı değil, ailesini, toplumu ve ekonomiyi de olumsuz etkiler. Bu nedenle işin başında erken teşhisle hareket etmek kritik öneme sahiptir. Devlet politikalarının da bu alanda etkin olması ve toplum örgütleriyle iş birliği yapması bir zorunluluktur.” dedi.
LTB Başkanı Mehmet Harmancı da prostat kanseri konusunda KHYD’nin çalışmalarını önemsediklerini ve destek verdiklerini ifade etti.
Harmancı, “Uzun yıllardır meme kanseri konusunda ciddi bir farkındalık yaratıldı, ancak prostat kanseri için aynı durum söz konusu değil” dedi.
Harmancı, Lefkoşa Türk Belediyesi olarak, KHYD ile iş birliği içerisinde, tarama etkinlikleriyle erken tanının önemi hakkında toplumda farkındalığı artırmayı hedeflediklerini belirterek, “Erken tanıyı yaygınlaştırarak tedaviyi mümkün hale getirmek büyük önem taşıyor.” ifadelerini kullandı.
Harmancı, farkındalık çalışmalarına katkı sağlayan tüm kurum ve bireylere teşekkür ederek, toplumun bu tür sağlık taramalarına duyarlılık göstermesinin önemini vurguladı.
Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu yarın yasama gündemiyle toplanacak.
Genel Kurul’un saat 10.00’da başlayacak toplantısında, 5 yasa tasarısı, bir yasa önerisi ile komitelerin tasarılara ve öneriye ilişkin raporları görüşülecek.
Buna göre, yarınki birleşimin gündeminde Liman İşçileri (Hizmet Düzenleme) Yasası’nın yürürlükten kaldırılmasına ilişkin yasa tasarısı, Liman Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) (Değişiklik) Yasa Tasarısı var.
Genel Kurul’da Birleştirilmiş Yol ve Trafik Suçlarının Davasız Halli ve Ceza Puanı (Değişiklik) Yasa Tasarısı, Birleştirilmiş Motorlu Araçlar ve Yol Trafik (Değişiklik) Yasa Tasarısı ile Birleştirilmiş Yol Güvenliği (Değişiklik) Yasa Tasarısı da ele alınacak.
Genel Kurulda, bir daha görüşülmek üzere komiteye geri alınan Ceza (Değişiklik) Yasa Önerisi de görüşülecek.
Bu topraklarda hikayesi yüzyıllar öncesine dayanan ve değeri günümüze kadar katlanarak gelen Lefkara nakışı, hiç şüphesiz kadın emeğinin ortaya çıkardığı bir sanat ürünü.
Venediklilerin adaya 1400’lü yıllarda gelmesiyle başlayan Lefkara İşi, yüzyıllardır Kıbrıs’ın en sembolik, en değerli el işi sanatlarından biri olmaya devam ediyor.
Lefkara nakışının bugün de varlığını sürdürmesinde en önemli paylardan birine sahip olan kişilerin başında bir kadın, Şenay Ekingen var.
Kendini Lefkara İşi’nin unutulmamasına ve tanınmasına adayan, Lefkara Corner’in de sahibi Şenay Ekingen, Lefkara nakışının öyküsünü ve çalışmalarını Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.
Şenay Ekingen, hikayesinin bu topraklarda çok eskilere dayandığı Lefkara nakışının günümüzde hala tercih edildiğini, Lefkara’yı sadece turistlerin değil, yerli halkın da beğenip, aldığını, özellikle de yurtdışına hediye olarak götürüldüğünü söyledi.
UNESCO tarafından Dünya Soyut Kültür Mirası Listesi’ne alınan Lefkara nakışının ülkemizde halen daha standartlarının belirlenmediğinin altını çizen Ekingen, birçok kişinin tasarım yapma adına nakışın temel özelliklerinden çok farklı şeyler ürettiklerini de kaydetti.
– Lefkara İşi: Yerli halkın işlediği beyaz nakışın, Venedik danteliyle birleşmesi
Ekingen, Lefkara nakışının bu topraklardaki hikayesinin çok eskilere dayandığını belirterek, Larnaka’ya bağlı Lefkara köyünde yerli halkın beyaz nakışının Venediklilerin adaya getirdikleri Venedik danteliyle birleşmesiyle zenginleştiğini dile getirdi.
Nakışın o dönemlerde Lefkara ve civarındaki 7-8 köyde işlendiğini aktaran Ekingen, “Hatta bir rivayete göre, Lefkara köyünde işlenen beyaz nakış desenlerinden birisi Lüzinyan döneminin de gerisindendir.” ifadesini kullandı.
Lefkara’nın o dönemlerde kadınların yanı sıra çocuklar ve az da olsa erkekler tarafından da işlediğine dikkat çeken Ekingen, çocukların genellikle ince işlerin yapımında annelerine yardım ettiklerini, çünkü Lefkara’nın bölgede sadece kültürel bir değer olarak değil, çok ciddi ekonomik getirisi olan bir alan olarak geliştiğini belirtti.
Ekingen, Lefkara’nın tarih boyunca hep yurtdışı pazarı olduğunu, hatta Lefkara nakışı konusunda araştırma yaptığı sırada bazı yabancı kaynakların bu nakışın işlendiği Lefkara ve civarındaki 7-8 köyü içeren bölgeyi ‘nakış sanayi bölgesi’ olarak tanımladığını gördüğünü söyledi.
– Ünlü İtalyan sanatçı Leonardo da Vinci ve Lefkara masa örtüsü
Ekingen araştırmaları sırasında, İtalyan Sanatçı Leonardo da Vinci’nin de Lefkara köyünü ziyaret ettiğini ve buradan Lefkara nakışı işlenmiş bir masa örtüsü satın aldığının anlatıldığı kaynaklara ulaştığını belirterek, hatta da Vinci’nin satın aldığı masa örtüsü üzerindeki dere deseninin adının da onun adıyla anıldığını anlattı.
Lefkara’da dere deseni yanı sıra birçok farklı desen bulunduğunu da söyleyen Ekingen, “Desenler tarihin içinden süzülüp gelen desenlerdir. Genellikle doğadan alınan ve Orta Çağ desenlerinin bileşimidir. Venedik dantelinin zenginleştirdiği iğne çeşitleri özellikle dere desenidir.” dedi
– “Kıbrıs’ın geçmişine baktığınız zaman kumaşlarımız çok meşhur”
Ekingen konuşmasında Lefkara İşi’nin geçmişten günümüze bu derece uzun bir hikayesinin olmasının yani Lefkara nakışının bir sektöre dönüşmesinin en önemli nedeninin adada üretilen kumaşlar olabileceği bilgisini de paylaştı. “Kıbrıs’ın geçmişine baktığınız zaman kumaşımız çok meşhur.” diyen Ekingen, bunların keten pamuk ve ipekten oluştuğunu söyledi.
Hammaddenin yerli olması nedeniyle insanların bunu işlemesinin daha kolay olduğunu işaret eden Ekingen, şöyle konuştu:
“Yerli malzeme Lefkara’nın sektör olarak gelişmesini sağlıyor. 1945-50’lere doğru sanırım kumaş sorunu oldu. Lefkara, nakış ketenlerine denendi, ipeğe denendi. Farklı kumaşlara denenmesine rağmen ticari olarak tutmadı. 1962 yılında her iki topluma da el sanatları kooperatifi kurduruldu. Birleşmiş Milletler’den adaya yardım olarak İrlanda keteni ve Fransa ipliği getirildi. O günden bugüne kadar da bu İrlanda keteni ile devam ediyoruz. Benim yorumum o dönemlerde yerli kumaş olmasaydı, belki de sektör yaşatılamayabilirdi.”
– Lefkara, Luricina’nın iğne işinin yerini aldı
Ekingen, Lefkara nakışının Luricina’ya Dali, Bodamya ve Piroyi köyünden gelenler tarafından getirildiğini ve Luricina’da başlarda işlenen iğne işinin zamanla yerini Lefkara’ya bıraktığını anlattı.
Ailesinin, Vuda’dan Luricina’ya (Akıncılar) 7 Şubat 1964 tarihinde göç ettiğini belirten Ekingen, “Bizim köyün işi iğne işiydi yani Venedik danteli. Annem onu bilirdi. Dolayısıyla ben Lefkara’yı annemden değil, arkadaşımdan öğrendim.” ifadelerine yer verdi.
Nakışı öğrendikten sonra, arkadaşının annesinin kendisine referans olduğunu ve nakışlarını satmaya başladığını da belirten Ekingen, o dönemde okul duhuliyesinin 1.5 Kıbrıs lirası olduğunu ve işlediği bir Lefkara peşkirinden de 1.5 Kıbrıs lirası kazandığını aktardı.
Ekingen o dönemdeki çalışma sürecini anlatırken, çalışmanın ekonomik getirisinden çok, edindiği deneyimlerin kendisi için büyük önem taşıdığını belirterek, şöyle devam etti:
“Nakış herkese verilmezdi. Çünkü malzemesi pahalıydı. İşe ilk başladığınız zaman birinin size referans olması gerekiyordu. Dağıtımcıya Lefkara’yı verirdiniz. O işi bilir, hatalarınızı söyler, işiniz iyiyse alır, kusurluysa işiniz size kalırdı. Ama masrafını ikinci işten öderdiniz.”
– Şenay Ekingen 38 yıldır Lefkara İşi ile uğraşıyor
Bu süreçte çok şey öğrendiğini anlatan Ekingen, kendi işini kurmaya karar verdiği zaman ise Lefkara konusundaki bilgisinin “devede kulak” olduğunu fark ettiğini belirtti. Ekingen, “Lefkara’yı bildiğim için meslek edinmeye karar verdim ama işi kurarken Luricina’ya uzak Lefkara işleyen farklı köylere de baktım. Benim bildiğimin Lefkara’nın koskoca kültürün çok küçük bir parçası olduğunu anladım. Tekniklerin ve desenlerin dağılımı bir puzzle gibiydi. Çok büyük bir zekaydı.” dedi.
Kendisinin 38 yıldır bu işte olduğunu da işaret eden Ekingen, Lefkara nakışının kalitesinin sürdürülebilir olması için yapılması gerekenler olduğuna dikkat çekti.
Bunun için öncelikle usta çırak ilişkisinin önemli olduğunu ve Lefkara nakışında standartların profesyonellerce belirlenmesinin gerektiğini söyleyen Ekingen, kendisinin işe başladıktan 6-7 yıl sonra standartların belirlenmesi için yetkililere yazılı dilekçe verdiğini ve başvurusu döneminde henüz Lefkara nakışının UNESCO kapsamına alınmadığını da söyledi.
UNESCO tarafından Dünya Soyut Kültür Mirası Listesi’ne alınan Lefkara İşi’nin ülkemizde halen daha standartlarının mevcut olmadığının altını çizen Ekingen, birçok kişinin tasarım yapma adına nakışın temel özelliklerinden çok farklı şeyler ürettiklerini kaydetti.
Ekingen, ‘Eko günlerinde’ sergilenen Lefkara’nın sahiplenme anlamında değerli olduğunu düşündüğünü ama buradaki ürünlerin ticari ürünler olduğunu belirtti. Ekingen, ticari ürünlerin olması gerektiğine inandığını ancak bunların yanı sıra devletin standartları profesyonelce belirleyip, çok özel üretimleri bir yerlerde sergilemesinin Lefkara nakışının sürdürülebilirliği açısından önemli olduğunu vurguladı.
– Ekingen’in Lefkara nakışı konusunda bir de kitabı bulunuyor
Lefkara nakışının tarihçesi, tekniği ve desenleri konusunda bir de kitabı bulunan Ekingen, özellikle kitabını çıkarmaya karar verdiği zaman daha fazla araştırma yaptığını, hatta Güney Kıbrıs’ta yer alan müzeyi ziyaret ettiğini, her şeye hâkim olan Lefkara civarındaki 7-8 köyden göç eden kadınlarla sohbet ettiğini ve tüm tespitlerini kitabında topladığını kaydetti.
Ekingen, tüm bu bilgilerin sonucunda nakışı doğru yaşatabilmek için kişinin kendisini daha da sorumluluk altında hissettiğini söyleyerek, Lefkara’nın gelecek nesillere doğru aktarılması gerektiğini bunun için de yetkilerin bazı adımlar atması gerektiğini vurguladı.
“Lefkara’yı doğru yaşatabilmek için eğitim bacağı önemli” diyen Ekingen, “Görsel olarak o bilgiyi sağlamalıyız. Okullarda çocuklara işlemeyi öğretmeseler bile, görsel olarak hafızaya konması gerekiyor.” ifadesine yer verdi.
Lefkara İşi’nin sahiplenmesi için isminin birkaç yere verilmesi önerisinde de bulunan Ekingen, Çayırova’da, Lefkara Evi’nin açıldığını ancak bunun yeterli olmadığını söyledi. Ekingen, ismin birkaç yere daha verilmesi gerektiğini, çünkü coğrafi tescilde bunun çok önemli olduğunun altını çizdi.
Standartların belirlenmesi sonrasında prestijli ürünlerin sergilenebileceği bir müzenin açılabileceğini de dile getiren Ekingen, el sanatlarıyla uğraşanlara bazı avantajlar verilmesi durumunda daha fazla kişinin Lefkara işlemeye yönelebileceğini kaydetti.
“Birlik olmazsak, birlikte hareket etmezsek yok olacağız” diyerek, dört gönüllü kadının öncülüğünde yola çıkan Lefke bölgesi kadınlarının kurduğu 4K Kooperatifi, bugün yaklaşık 40 üyeyle üretim faaliyetlerini sürdürüyor.
4K Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Solyalı, 4K’nın KKTC’deki ilk kadın kooperatifi olduğuna işaret ederken, kooperatiflerin kırsal ile kent arasında köprü görevi üstlendiğini, işletmeleri güçlendirdiğini ve kadınları cesaretlendirdiğini kaydetti.
“Toplum 4K Kooperatifi’ni sahiplendi ve kadın kooperatifçiliği ülkede bir fark yarattı” diyen Solyalı, yürüttükleri çalışmaları, yaşadıkları zorlukları ve ileriye dönük projelerini Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.
-4 gönüllü kadın ve 20 kurucu ortak
4K Kooperatifi’nin kuruluş sürecini anlatırken, Lefke bölgesindeki kadınların, “Birlik olmazsak, birlikte hareket etmezsek yok olacağız” kaygısıyla kooperatifleşme talebiyle bir araya geldiklerini belirten Solyalı, “Onların bu kararlılığına teknik destek sağlayarak, projelerini hayata geçirmelerine yardımcı olduk.” dedi.
Dört gönüllü kadının öncülüğünde yirmi kurucu ortakla kooperatifi hayata geçirdiklerini ve bunun “ilk kadın kooperatifi” olduğunu dile getiren Solyalı, belirledikleri yol haritasını “kırsal kalkınma ve kadın istihdamı için önemli bir adım” olarak nitelendirdi.
Kırsal bölgelerde kooperatifleşmenin önündeki engellere de dikkat çeken Solyalı, “Teknik bilgi eksikliği ve yasal prosedürlerin zorluğu nedeniyle çoğu girişim hayata geçirilemiyor. İnsanları ikna etmek için somut örnekler ortaya koymak ve uygulanabilir projeler geliştirmek gerekiyor” diye konuştu.
– “En büyük gücümüz bölgenin güçlü, üretken, inançlı ve toprağına sahip çıkan kadınları”
“Kooperatifin en büyük gücü, bölgenin güçlü, üretken, inançlı ve toprağına sahip çıkan kadınlarıdır” vurgusu yapan Solyalı, üretimin yanı sıra imalat süreçlerine de odaklanacaklarını belirterek, ilerleyen dönemde kırsal kalkınmanın önemli bir parçası olan kırsal turizme de yoğunlaşacaklarını ifade etti.
Solyalı, kalkınmanın kırsaldan ve kadından başlaması gerektiği görüşünü de dile getirdi.
Kuruluş sürecinde büyük zorluklar yaşadıklarını ve başlangıçta toplantılarını kurucu üyelerden birinin bahçesinde yaptıklarını anımsatan Solyalı, kurumsallaşmak adına Yeşilyurt’taki âtıl bir kooperatif binasını kiralayarak yeniden işlevsel hale getirdiklerini anlattı.
Tarım Bakanlığı’nın Türkiye Cumhuriyeti desteğiyle yürüttüğü hibe programından yararlanarak, binayı restore ettiklerini ve soğuk hava deposu kurarak üretimi sürdürülebilir hale getirdiklerini söyleyen Solyalı, “Ürünlerin katma değerini artırmak ve rekabet avantajı sağlamak için alternatif çözümler geliştirilmesi gerekiyor.” ifadelerine yer verdi.
-Kooperatifin şu anda yaklaşık 40 üyesi bulunuyor
Kooperatifteki iş bölümü ve üretim planlamasına ilişkin bilgi veren Deniz Solyalı, “4 kadınla yola çıkan kooperatif, bugün 40’a yakın kadınla üretim faaliyetlerine devam ediyor.” diyerek, bölgenin kalkınmasına katkı sağlamak ve bu yolda ilerlemekten büyük bir gurur duyduklarını ifade etti.
Yedi kişilik yönetim kurulu tarafından yönetilen kooperatifin, dış denetim, satış ve pazarlama gibi alanlarda da destek aldığını belirten Solyalı, üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için iş bölümü yapıldığını ve planlı üretim modeliyle arz sürekliliğinin korunduğunu ifade etti.
-“Kadın kooperatifçiliği bu ülkede önemli bir fark yarattı”
Kadınların iş gücüne katılımının önemine değinen Solyalı, “Nüfusun yarısını oluşturan kadınlar kırsal kalkınmada kritik bir rol üstleniyor” dedi.
“Kadın kooperatifçiliği bu ülkede önemli bir fark yarattı” diye konuşan Solyalı, 2021’de kurulan 4K kooperatifinin ardından bugün kadın kooperatifi sayının beşe ulaştığını söyledi.
Solyalı, “Kadınların azmi sayesinde kooperatifçilik daha görünür hale geldi, güven arttı” ifadelerine yer vererek, kooperatiflerin kırsal ile kent arasında köprü görevi üstlendiğini, işletmeleri güçlendirdiğini ve kadınları cesaretlendirdiğini kaydetti.
– KKTC’nin ilk sanayi tipi meyve kurutma tesisi…
Süreç içerisinde Türk İş Birliği Koordinasyon Ajansı (TİKA) ile yollarının kesiştiğini ve TİKA’dan büyük bir destek aldıklarını ifade eden Solyalı, bu desteklerle ülkenin “ilk sanayi tipi meyve kurutma tesisini” kurduklarını dile getirdi.
Solyalı, kurutma tesisi hakkında da bilgi vererek, her türlü meyve ve sebzeyi kurutma imkânına sahip olduklarına dikkat çekti; çilek, portakal, mandalina gibi ürünlerin yanı sıra farklı ürünleri de kuruttuklarını ve piyasanın talebine göre tesisi çalıştırdıklarını söyledi.
Solyalı, kadınların üretime daha fazla katılımı için bu tür tesislerin yaygınlaşması gerektiğini de sözlerine ekledi.
-Ülke genelinde meyve sebze üretiminin yüzde 35’i Lefke bölgesinde…
Lefke’nin tarihi, doğası ve tarımsal üretimiyle büyük bir potansiyele sahip olduğunu dile getiren Solyalı, “Ülkenin meyve-sebze üretiminin yüzde 35’i burada karşılanıyor. “Çileğin yüzde 90’ı, kolakasın ise tamamı Lefke bölgesinde üretiliyor ve bu ürünlerin standartlara uygun üretilmesi ile pazara yönelik geliştirilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
-Üzüm sucuğu, tarhana ve molehiya kurutulan ürünler arasında…
Tüm ürünlerin bölgedeki kadınların emeğiyle üretildiğinin altını çizen Solyalı, kurutma makinesinde üzüm sucuğu, tarhana, molehiya gibi ürünlerin de başarıyla kurutulduğunu söyledi.
Daha büyük tesislerin kurulması ve sürecin kooperatifler aracılığıyla yürütülmesi gerektiğine inandığını belirten Solyalı, böylece yerel işletmelerin ürünlerinin daha verimli değerlendirilebileceğine dikkat çekti.
Kurutma makinelerinin günlük 100 kilo kapasiteye sahip olduğunu ancak kullanılan ürün grubuna göre elde edilecek miktarın değiştiğini belirten Solyalı, “Sürdürülebilir tarımı destekleyen bu modeli genişletmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Solyalı, tüm sürecin oldukça meşakkatli bir iş olduğunu, en iyi ürünü elde edebilmek için 8 ay boyunca denemeler yaptıklarını ve gelinen aşamada iç piyasaya ürün tedariğine başladıklarını söyledi.
-İthal ürünlere alternatif yerli üretim
Kuzey Kıbrıs’ta meyve kurutmanın genellikle ithal ürünlerle yapıldığını belirten Solyalı, yerli üretimi destekleyerek istihdam yaratılması ve ithal ürünlere karşı rekabet gücünün artırılması gerektiğini ifade etti.
“Bu projenin kırsal kalkınma için bir model olacağına ve daha büyük yatırımların önünü açacak önemli bir adım niteliği taşıdığına inanıyorum.” diyen Solyalı, TİKA desteğiyle kurulan kurutma tesisinin, kadın üreticilere daha fazla imkân sağlayacağı ve onların üretim süreçlerinde daha aktif rol almasını mümkün kılacağı görüşünü belirtti.
Solyalı, “Bu proje kırsal kalkınma planlarının ve kooperatifçilik politikalarının bir çıktısıdır. Tüm üretim kadınlarımızın emeğiyle yapılıyor ve kooperatif ekonomik ve sosyal anlamda güçleniyor.” şeklinde konuştu.
-Ürünler, 14 saatlik kurutma sürecinden sonra paketleniyor
Solyalı, kurutma tesisindeki üretim süreçleri hakkında da bilgi vererek, kooperatifin doğal ve organik üretime verdiği öneme dikkat çekti.
Kooperatif üyelerinin yanı sıra bölge halkının ürettiği ürünleri kullandıklarına vurgu yapan Solyalı, “Tedarik edilen ürünler sırasıyla ayıklama, yıkama ve doğrama işlemlerinden geçiyor, ardından 14 saatlik kurutma sürecinin tamamlanmasıyla paketliyoruz ve ürünler Lefkoşa’daki satış merkezine gönderiliyor” diye konuştu.
-Ürünler Lefkoşa’da satışa sunuluyor
Lefkoşa’da haftanın beş günü ürün satışı yapıldığını aktaran Solyalı, günlük olarak hasat edilen taze sebze ve meyvelerin yanı sıra, kurutulmuş gıdaların ve diğer yerel ürünlerin de ilgi gördüğünü söyledi.
“Tüketiciler taze ürünlere yoğun ilgi gösteriyor ve toplum kadın üreticileri destekleyerek 4K markasını sahiplenmeye devam ediyor” diyen Solyalı, ürün yelpazelerinde Kıbrıs mandalinalarından ürettikleri limonatanın da yer aldığını ve bunu 4K markasıyla tüketiciye sunduklarını belirtti.
-“Kooperatifçiliğin gelişimi için destek şart”
Solyalı, kooperatifçiliğin gelişebilmesi ve kurumsal sürdürülebilirliğini sağlayabilmesi için finansal desteğin yanı sıra istihdam ve altyapı desteğinin de kritik olduğunu belirterek, yalnızca kalkınma planlarında yer almanın yeterli olmadığını, özellikle kuruluş aşamasında sağlanacak desteklerin üretimin devamlılığı açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.
Kooperatiflerin uzun vadeli başarısı için kurumsallaşma sürecinin desteklenmesi gerektiğini de ifade eden Solyalı, devlet desteğinin kooperatifçiliğin güçlenmesi ve sürdürülebilirliği için önemli olduğunu, bu nedenle kamu kurumlarından sürekli destek talepleri ilettiklerini söyledi.
-“Kooperatifler arası iş birliği güçleniyor”
Yeni noktalar açmak yerine mevcut kadın kooperatifleriyle iş birliği yapmayı tercih ettiklerini belirten Solyalı “Bölgelerdeki mevcut kadın kooperatiflerini destekleyerek, onların da güçlenmesini sağlamak daha sürdürülebilir bir model olacaktır” derken, “Her bölgede kendi kooperatiflerinin kurulması ve birbirleriyle dayanışma içinde olması en doğru kalkınma modelidir” diye konuştu.
Ürünlerin daha geniş kitlelere ulaşması için pazarlama kooperatifleriyle iş birliği yapmaya başladıklarını da belirten Solyalı, kurutulmuş ürünlerin marketlere dağıtımı konusunda, 60 satış noktasına sahip çatı kooperatif Esnaf, Zanaatkâr ve Üreticiler Pazarlama Kooperatifi (EZKOOP) ile iş birliği içerinde olduklarını söyledi.
– “En büyük sıkıntılarımızdan biri lojistik”
Bu süreçte bazı sorunlarla karşılaştıklarını ve kooperatifin en büyük sıkıntılarından birinin lojistik olduğunu belirten Solyalı, “Özellikle yaş meyve ve sebzelerin pazara hızlı erişimi çok önemli, çünkü bu ürünlerin hasat edildikleri anda tüketiciye ulaşması gerekiyor” dedi.
Bu sorunu çözmek için kamu kurumlarıyla görüşmeler yaptıklarını ancak henüz sonuç alamadıklarını belirten Solyalı, “Adım adım ilerleyerek, üreticiden tüketiciye daha hızlı ve güvenilir bir zincir kurmayı hedefliyoruz” diyerek, toplum ve ilgili kuruluşların desteğine ihtiyaç duyduklarını dile getirdi.
-“Yerelden kalkınma için kırsal turizme ve sertifikalı üretime öncelik vereceğiz”
İleriki dönemde kırsal turizmi geliştirmek ve ürünlerin marka değerini artırmak için yeni projelere odaklanacaklarını da belirten Solyalı, “Tüm ürünleri sertifikalı üretime geçirip, coğrafi tescil sürecini tamamlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Bölgenin turizm potansiyelini artırmak için yeni destinasyonlar oluşturacaklarını, ziyaretçilere üzüm bağları gezisi, doğa yürüyüşleri ve tarihi ziyaretler sunacaklarını belirten Solyalı, çevre temizliği, altyapı yatırımları ve güvenli yürüyüş yolları için Lefke Belediyesi ve yerel yönetimlerle iş birliği içinde olduklarını ifade etti.
-“Genç nüfusu tarıma kazandırmak önemli”
Bölgedeki göç sorununa da değinen ve gençlerin bölgede kalmasını teşvik edecek projelerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Solyalı, “Genç nüfusun tarıma ilgisinin azalması ciddi bir sorun ve tarım sektöründe nesilden nesile devam edecek bir yapı oluşturulmalı. Gıda arz güvenliği de en az savunma sanayi kadar kritik bir konu. Dünyada kırsalda yaşayan insanlar desteklenerek şehirlerden uzaklaşmaları önleniyor. Bu bölgelerde barınmayı cazip hale getirmek için özel teşvikler sağlanıyor. Bizim de yerelden kalkınmayı esas alan projeleri desteklememiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.
-“Yapamazsınız’ dedikleri her şeyi başardık”
Birleşmiş Milletler’in 2025’i “Dünya Kooperatifçilik Yılı” ilan ettiğini hatırlatan Solyalı, kooperatifçiliğin sosyal bir kalkınma modeli olduğunu ifade ederek, “Bize ‘Yapamazsınız’ dedikleri her şeyi başardık. Kadın emeğini görünür kılmaya ve kırsaldan başlayarak kalkınmayı sağlamaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Piyangolar Birimi’nin 8Mart Devlet Piyangosu çekilişi gerçekleştirildi.
Çekilişte 1 Milyon 750 Bin TL’lik büyük ikramiye “74188” numaralı bilete isabet etti. Şanslı bilet Lefkoşa bayisi Hüseyin Önalptarafından satıldı.
28 Mart tarihinde gerçekleşecek olan bir sonraki çekilişte büyük ikramiye 1 Milyon 750 Bin TL olacak.