24 Ocak 2025 Cuma
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Türk kıta sahanlığına yakın bir noktada yaptığı çalışmaların huzur ve istikrarı bozacağını söyleyerek tepki gösterdi.
Kanal T’de yayınlanan bir programa katılarak gündeme dair açıklamalarda bulunan Öztürkler, “Kıbrıs Türk halkının haklarına zarar verebilecek herhangi bir durumda Türkiye’nin duruşunu test etmemek gerektiğini” belirtti.
Öztürkler, Türkiye Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in açıklamalarının da bu noktada net mesajlar verdiğini ve bu duruşun devam edeceğini söyledi.
-“Türkiye’nin kararlılığı ve güvenlik garantisi önemli”
Türkiye Cumhuriyeti’nin KKTC ile birlikte duruşunu net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Öztürkler, Kıbrıs Türk halkının haklarından zerre kadar geri adım atmayacağını belirtti.
Güvenlik, enerji ve kıta sahanlığı konularında Kıbrıs Türk halkının haklarını koruma noktasında kararlı olduklarını vurgulayan Öztürkler, TC’deki temaslarda da bu duruşun net olduğunu belirtti ve Türkiye’nin, Kıbrıs Türk halkının güvenliği, enerjisi ve kıta sahanlığı konusunda garantör olduğunu ifade etti.
-“Mavi vatan ve Doğu Akdeniz’deki hareketliliğe dikkat edilmeli”
Öztürkler, “Doğu Akdeniz’in temelinde olaylara baktığımızda hem kıta sahanlığı noktasında hem güvenlik noktasında hem de enerji noktasında ciddi bir hareketlilik olduğu görülüyor” dedi.
GKRY’nin ABD, İsrail ve Fransa ile sürekli silahlanma noktasında adımlar attığını ifade eden Öztürkler, ABD’nin GKRY ile yaptığı anlaşmalar ve önceki başkanlığın görevini devretmeden önce uygulamaya koyduğu silahlanma faaliyetlerinin bölgedeki tansiyonu yükseltici hareketler olduğunu belirtti.
-“Türkiye’nin garantörlüğü vazgeçilmezimiz”
Bu durumun, Avrupa Birliği ile yürütülen süreçlere ve TC ile yapılan temaslara da aykırı olduğunu vurgulayan Öztürkler, “Tükiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğü ve KKTC’nin kıta sahanlığı, güvenlik ve enerji konularında yaptığı çalışmaların değerini bir kez daha görüyoruz” ifadelerini kullanarak, 1974 Mutlu Barış Harekâtının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladıklarını belirtti.
10 kiloluk tüp gazın fiyatı 30 TL artırılarak 500 TL oldu.
Resmi Gazete’de dün yayınlanan emirnameye göre, diğer miktarlardaki gazın kilogram fiyatı KDV dahil 50 TL’yi geçmeyecek.
İthalatçı şirketlerin azami satış fiyatı KDV hariç 288,19 TL, dağıtım şirketleri için KDV dahil 393 TL, bayiler için 474 TL olarak belirlendi.
Taşıma maliyetlerine ilişkin düzenlemeler kapsamında, bayiler 10 kilogramlık tüp gaz için her 10 kilometrede 1,5 TL taşıma payı alabilecek.
Her Daim Doğa Dostları, Kıbrıs Sulak Alan Topluluğu ve Toplumsal Varoluş Derneği’nin birlikte organize ettiği “Büyük Bahçe Kuş Gözlemi” (Big Garden Birdwatch) etkinliği yarın gerçekleştirilecek.
Organizasyon Komitesi adına açıklama yapan Yusuf Şentuğ, etkinliğin sabah saat 07.00’de, Gazimağusa’daki Silver Beach bölgesinde, halk arasında “Beton Mevzi” olarak bilinen noktada toplanılarak başlayacağını belirtti.
Etkinlik kapsamında, Salamis bölgesinde belirlenmiş bir alan içerisindeki kuşlar gözlemlenip kaydedilecek. Toplanan veriler, uluslararası veri toplama sistemine de kaydedilecek.
Etkinlikte, Çevre Eğitimi ve Yönetimi Uzm. Dr. Asuman Korukoğlu, katılımcılara kuş gözlemi konusunda bilgilendirici bir sunum yapacak.
Yusuf Şentuğ, etkinliğin amacının, belirli bir bölgede yaşayan kuş popülasyonlarının mevcut durumunu öğrenmek ve bu popülasyonların korunması ile iyileştirilmesine yönelik farkındalık oluşturmak olduğunu vurguladı.
Etkinliğin tüm halka açık olduğunu belirten Şentuğ, doğaseverleri etkinliğe katılmaya davet etti.
İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Birliği (İSG-BİR) yangın güvenliğinin, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) açısından büyük önem taşıdığını bildirerek, yangın güvenliğinin eksik olmasının sonuçlarının telafi edilemeyeceğini kaydetti.
İSG-BİR’den yapılan yazılı açıklamada, yangın risklerinin, sadece işyerlerini değil, kamu binaları, konutlar, okullar, hastaneler ve toplu yaşam alanlarını da tehdit eden ciddi tehlikeler arasında olduğuna dikkat çekilerek, bu nedenle, tüm yaşam alanlarında yangın güvenliği tedbirlerinin alınmasının hayati bir gereklilik olduğuna işaret edildi.
-“Yangın güvenliği İSG kapsamında değerlendirilmelidir”
İSG mevzuatına göre, işverenler ve bina yöneticilerinin, çalışanlar ve bina sakinlerinin güvenli bir ortamda bulunmalarını sağlamakla yükümlü olduğu hatırlatılan açıklamada, yangın güvenliği tedbirlerinin, öncelikle risk değerlendirmesi yapılarak başladığı ve buna uygun yangın önleme stratejileri geliştirildiği ifade edildi.
Açıklamada şunlara yer verildi:
“Bu kapsamda; yangın risk analizi yapılmalı, Yangın söndürme ekipmanları (yangın söndürücüler, yangın dolapları, otomatik söndürme sistemleri) uygun şekilde yerleştirilmeli ve bakımları düzenli olarak yapılmalı, yangın algılama ve alarm sistemleri etkin bir şekilde çalışmalı, çalışanlara ve bina sakinlerine yangın güvenliği eğitimleri verilmeli, acil durum eylem planları hazırlanmalı ve tatbikatlarla test edilmelidir.
Yangın güvenliği konusunda İSG uzmanlarının rolü oldukça kritiktir. İSG uzmanları, işletmelerde ve diğer yaşam alanlarında risk analizleri yaparak yangın tehlikelerini belirlemekte ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda, çalışanlara ve bina sakinlerine eğitim vererek farkındalığı artırmak, acil durum prosedürlerini oluşturmak ve uygulamalarını denetlemek gibi sorumlulukları bulunmaktadır.
İSG uzmanları, yangın güvenliği ekipmanlarının uygunluğunu kontrol etmek, mevzuata uygunluğunu denetlemek ve acil durum senaryoları üzerinde çalışmalar yürütmekle yükümlüdür.”
-“Yangın güvenliğinin eksik olmasının sonuçları telafi edilemez”
İSG-BİR açıklamasında, yangın güvenliği tedbirlerinin ihmal edilmesinin, çeşitli kaza ve felaketlere yol açabileceği, yangınların, can kaybının yanı sıra büyük maddi zararlar da doğurabileceği belirtildi.
Açıklamada, yangınların, işletmelerin ve diğer yaşam alanlarının faaliyetlerine ara vermesine ve itibar kaybına neden olabileceği gibi hukuki süreçleri de beraberinde getirebileceğine de dikkat çekildi.
Yangın güvenliğinin, iş sağlığı ve güvenliğinin en temel unsurlarından biri olduğu kaydedilen açıklamada, tüm yaşam alanlarında bu konuda gerekli tüm önlemlerin alınarak hem insanların can güvenliğini sağlamak hem de maddi kayıpların önünü geçmenin kritik bir gereklilik olduğu belirtildi.
Açıklamada, tüm işletmelerin ve bireylerin yangın güvenliği konusundaki sorumluluklarını yerine getirmesi ve bilinçli bir yaklaşım sergilemesinin, güvenli bir yaşam ortamı oluşturmanın temel adımlarından biri olduğu da hatırlatıldı.
Birleşik Krallık Yüksek Komiseri Michael Tatham, Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı’yı ziyaret etti.
Lefkoşa Türk Belediyesi’nden verilen bilgiye göre, ziyarette, Kıbrıs sorunu başta olmak üzere bölgede ve dünyadaki gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.
LTB Başkanı Mehmet Harmancı görüşmede yaptığı konuşmada, hem bölgede hem de dünyada çok dinamik bir sürece girildiğine ve yeni bir düzenin kurulmakta olduğuna dikkat çekti. Harmancı, bunun birçok olası tehdit ve belirsizlikle beraber barış ve savaş süreçlerinde olumlu yönde fırsatlar da yaratabileceğini belirtti. Harmancı, Kıbrıs’ta iki lider arasında yeniden başlayan diyalog ve Mart ayında gerçekleşmesi beklenen 5’li görüşme ile birlikte sürecin olumlu yönde ilerlemesi için ciddi şekilde çalışma yapılması gerektiğini vurguladı.
Harmancı, iki lider tarafından bugün dile getirilen resmi çözüm tezlerinin birbirine zıt ve uyuşmaz göründüğünü ancak, somut talepler ve iki tarafın somut endişeleri üzerinden masaya oturulursa BM Güvenlik Konseyi kriterlerinin iki tarafın da talep ve endişelerine cevap verebilecek esneklikte kavramlar içerdiğini belirtti.
Harmancı, son dönemlerde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık gibi ülkelerle askeri iş birliği ve NATO’ya üyeliği gibi konuların daha çok gündeme geldiğine dikkat çekerek, bunların çözümsüzlüğün kilit unsurlarından olan güvenlik konusunun salt askeri bir mesele olarak ele alınmasını meşrulaştırmaya hizmet ettiğini kaydetti.
Harmancı, “İki toplum da insani güvenliği, yani iklim değişikliği, doğal afetler, gıda ve su güvenliği, enerji güvenliği, insan hakları gibi kavramları güvenlik anlayışının merkezine oturtmadığı ve bu anlayışla birlikte hareket etmediği sürece güven, barış ve refah dolu bir gelecek iki taraf için de bir yanılsama olarak kalacak” dedi.