COVID-19, grip, domuz gribi, influenza… Gündemi meşgul eden virüslere bugünlerde çocuklarda görülen bir virüs daha eklendi. Adı el, ayak ve ağız hastalığı.
Özellikle çocuklar arasında görülen hastalık gerekli önlemler alınmazsa salgına dönüşebiliyor. Geçtiğimiz ay birçok çocukta görülen hastalık, eller, ayaklar ve ağızda kırmızımsı döküntülerle beliriyor.
Birçok virüsün salgın haline geldiği bugünlerde, el, ayak ve ağız hastalığından korunmanın en önemli tedbirlerinden biri ise elleri bolca yıkamak. Zira, hasta çocuğun cisimlerde bıraktığı mikroplara dokunan çocukların diğer çocuklara bu virüsü bulaştırması yüksek olasılık.
Uzmanlar, hastalığın yayılmaması için, virüsü kapanların, kalabalıklardan uzak durmasının ve hijyene dikkat edilmesinin en elzem önlemler arasında olduğunu söylüyor.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nevin Hatipoğlu, el, ayak ve ağız hastalığının belirtilerini ve alınması gereken önlemleri TRT Haber’e anlattı.
“Kreş ve okullarda hızla yayılabiliyor”
Prof. Dr. Hatipoğlu, hastalığın yaygın olarak bebek ve çocukları etkilese de yetişkinlerde de görülebilen bir viral enfeksiyon olduğunu söylüyor:
“El, ayak ve ağız hastalığı genellikle bebekleri ve özellikle beş yaş altı çocukları enfekte eden ancak yetişkinleri de etkileyebilen yaygın bir viral hastalık. Enfeksiyon genellikle eller, ayaklar, ağız ve bazen kasıklar ve kalçalarda oluşan döküntülerle oraya çıkıyor. Derideki döküntüler önce hafif kabarık tıkız kırmızımsı döküntüler şeklinde başlıyor. Birkaç gün içinde kabarcıklar su topluyor ve patlayarak açık deri yaralarına dönüşüyor. Çok bulaşıcı olan bu hastalık kreş ve okullarda hızla yayılabiliyor.”
“Hastalık, ortaya çıktığı ilk hafta içinde en fazla bulaşıcı”
El, ayak ve ağız hastalığının oldukça bulaşıcı olduğunu vurgulayan Hatipoğlu, bir konuya özellikle dikkat çekiyor; hastalık atlatıldıktan sonra bile bulaşıcı özelliğini sürdürebiliyor.
“Hastalıklı kişinin hapşırma ve öksürükle çevreye saçtığı solunum salgılarına ve bu salgılarla kirlenmiş cisimlere temas sonucu enfeksiyon yayılıyor. Ayrıca, derideki kabarcıklarda bulunan sıvı ve dışkıyla temas olduğunda da bulaşma olabilir. Hastalık, ortaya çıktığı ilk hafta içinde en fazla bulaşıcıdır. Hastalar hastalık kaybolduktan sonra bile günler hatta haftalar boyunca dışkılarında virüsü atarlar ve başkalarına bulaştırabilirler.”
Semptomları COVID-19 ve grip gibi hastalıklarla aynı
Kuluçka süresi 3 ila 7 gün süren hastalığın belirtileri COVID-19 ve grip gibi virüslerle benzerlik gösteriyor. Ancak, Prof. Dr. Hatipoğlu, hastalığın en önemli belirtisinin eller, ayaklar ve ağızda yerleşimli yaralar ve döküntüler olarak kendini belli etmesi olduğunu söylüyor:
“Belirtileri, eller ayaklar ve ağızda yerleşimli yaralar ve döküntüleri içeriyor. Çocuklar genellikle virüsü kaptıktan 3-7 gün sonra, grip gibi diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarının ve günümüzün problemi COVID-19 hastalığının belirti ve bulgularını gösterirler. Bu belirtiler ateş, iştahsızlık, boğaz ağrısı ve düşkünlük şeklinde kendini belli eder. Ateş başladıktan 1-2 gün sonra ağız yaraları ortaya çıkar. Bu yaralar genellikle ağzın içinde ve damakta küçük kırmızı lekeler olarak başlar ve kabarcıklara dönüşüp ağrılı hale gelebilir. Yutkunmada zorluk oluşabilir.”
Kabarcıklardan çıkan sıvı virüsü yayabiliyor
Kabarcıkların içindeki sıvıların dışarı çıkmasıyla virüs yayılabiliyor. Bunun için de kabarcıkları temiz tutmak önemli.
“Ayrıca bu hastalığa bağlı avuç içlerinde ve ayak tabanlarında, kasıklarda ve kalçalarda deri döküntüleri olabilir. Döküntüler genellikle küçük pembe kabarcıklar şeklinde başlayıp giderek kabarcıklarda sıvı birikir. Kaşıntısız ve belirgin ağrısı olmayan kabarcığın üstü açıldığında içindeki sıvı virüsü yayabilir. Bu nedenle derideki döküntülere dokunmaktan kaçınmak ve temiz tutmak gerekir. Deride ülser görünümünde olan bu açık yaralar uygun bakımla iz bırakmadan birkaç haftada iyileşir.”
El hijyeni önemli
El, ayak ve ağız hastalığı, hasta kişinin eşyalar üzerinde bıraktığı mikroplardan kolayca yayılabiliyor. Prof. Dr. Hatipoğlu, bulaşın engellenmesi için ellerin sık sık yıkanması gerektiğini aktardı:
“Hastalıktan korunmak için hastalığı yaşayan kişiye dokunmamak, öpmemek, sarılmamak uygundur. Yanı sıra; hastanın bardak, yemek kapları ve havlu gibi kişisel eşyaları ortak kullanılmamalıdır. Hastanın eşyalarına ve tükürüğü, derisindeki açık döküntülerinin sıvılarının bulaştığı ortamlara temas ettiğinde eller yıkanmadan ağıza, buruna ve gözlere dokunulmamalıdır.
Korunma için eller sık sık su ve sabunla en az 20 saniye yıkanmalı, sabun ve su yoksa alkol içerikli el dezenfektanı kullanılmalıdır. Küçük yaştaki ve tuvalet kontrolü olmayan hasta çocuğun bebek bezini değiştirirken dışkının da bulaştırıcı olabileceği akılda tutulmalıdır. Nadiren, yüzme havuzlarındaki suyun usulüne uygun bir şekilde klorlanmadığı durumlarda da dışkıyla bulaşma olabilir.”
Hatipoğlu, hastalığın bazen çok daha ağır sonuçları olabildiğine hatta ölüme neden olabileceği uyarısında da bulunuyor.
“El, ayak ve ağız hastalığı nedeni olan virüs enfeksiyonları bazı hastalarda sıra dışı bir gidiş gösterebilir. Örneğin, merkezi sistemini tutması ensefalit ve menenjite benzer duruma neden olabilir. Ayrıca miyokardit ve akciğer ödemi de görülebilir; hatta ölüm gelişebilir. El, ayak ve ağız hastalığı erişkinlerde çocuklardan daha az görülmekle birlikte bu tür ağır durumlar görülebilir.”
Tedavisi nasıl olmalı?
Hatipoğlu, el, ayak ve ağız hastalığının teşhis ve takibinin muhakkak doktor tarafından yapılması gerektiğinin altını çizerek, tedavi boyunca çocuğun yeterince sıvı almasının çok önemli olduğunu belirtti:
“Genellikle 1-2 hafta içinde düzelme görülür. Tedavi özgün değildir ve hastanın semptomlarına yöneliktir. Ağız yaralarının neden olan olduğu ateş ve ağrıyı hafifletmek için doktor önerisiyle ağrı kesici alınabilir. Aspirin istenmeyen yan etkilere sebep olabilir. Yeterince sıvı tüketilmelidir. Ağız yaraları yutmayı ağrılı hale getirebilir ve hasta çocuk fazla sıvı almak istemeyebilir. Susuz kalmamaları için yeterince sıvı aldıklarından emin olunmalıdır. Bu hastalığı geçiren çocuk yeterince ağızdan sıvı almıyorsa, bağışıklık sistemi zayıf ise, hastalık bulguları şiddetliyse, belirtiler on gün geçmesine rağmen düzelmiyorsa ve altı aylıktan küçük ise hastaların hastane ortamında tedavi edilmeleri gerekebilir. Üzerinde çalışmalar olsa da el, ayak ve ağız hastalığını yapan virüslere karşı koruyucu herhangi bir aşı henüz yok.”
Grafik: Hafize Yurt Ateş
TRT
3. SAYFA
27 Aralık 2024SPOR
27 Aralık 20243. SAYFA
27 Aralık 2024SPOR
27 Aralık 2024SPOR
27 Aralık 20243. SAYFA
27 Aralık 20243. SAYFA
27 Aralık 2024
569693 297261Wohh exactly what I was looking for, appreciate it for posting . 716158