Halkın Partisi’nin ardından Girne İnisiyatifi ve CTP de, Girne’de inşaatlarda kat sınırını yükselten Girne Emirnamesi için Yüksek İdare Mahkemesi’nden ara emri talep etti.

Dün sabah, Şehir Plancıları Odası, Yerbilim Mühendisleri Odası ve Girne İnisiyatifi, Girne İkinci Bölge Emirnamesi’nin iptali ve emirnamenin dava neticeleninceye değin yürütmesinin durdurulması için ara emri davası dosyaladı.

Cumhuriyetçi Türk Partisi de (CTP) dün yine emirnamenin iptali ve ara emri için Yüksek İdare Mahkemesi’ne dava açtı.

CTP’nin yaptığı ara emri başvurusu bu sabah görüşülecek.

İkinci ara emri alındı

Girne Emirnamesi’nin yürütülmesinin durdurulması için bu hafta Halkın Partisi’nin (HP) açtığı davayla ara emri alınmıştı.

Girne İnisiyatifi’nin dün Şehir Planlama Dairesi, Turizm ve Çevre Bakanlığı ile Bakanlar Kurulu’na açtığı davada Yüksek İdare Mahkemesi, emirnamenin ara emri talebini kabul etti. Emirname için ikinci ara emri alınmış oldu.

Gündemi uzun süredir meşgul eden Girne Emirnamesi, geçtiğimiz günlerde Bakanlar Kurulu’ndan geçerek Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe girmişti.

Yüksek İdare Mahkemesi’nde Yargıç Beril Çağdal’ın huzurunda ayni gün 12.00’de görüşülen davada, Şehir Plancıları Odası, Yerbilim Mühendisleri Odası ve Girne İnisiyatifi adına avukatlar Öncel Polili, Ayşen Özdenefe, Gürcan Bayramoğlu hazır bulundu.

Ara emri duruşmasında Avukat Öncel Polili, Şehir Planlama Dairesi’nden emekli olan Layık Topcan Mesutoğlu’nu tanık olarak dinletti.

Mesutoğlu: Uygulama devam ederse kentteki yaşam kalitesi düşecek

Layık Topcan Mesutoğlu,                Şehir Planlama Dairesi’nde 36 yıl hizmeti olduğunu belirterek, 8 Eylül 2016 tarihli Resmi Gazete’yi emare olarak mahkemeye sundu.

Mesutoğlu, Girne Emirnamesi’yle, Karşıyaka’dan Esentepe’ye kadar olan bölgede üç temel düzenleme getirildiğine işaret ederek, bu süreci yakından takip ettiğini anlattı.

Mesutoğlu, şunları kaydetti:

“Emirname ile kapasite ve yoğunluk artıyor. Bu zararların ilerde düzeltilmesi mümkün değil. Uygulama devam ederse, kentteki yaşam kalitesi düşecek. Hz. Ömer Tekkesi gibi tarihi öneme sahip alanlar zarar görecek. Kamu yararı zarar görecek. Yapıların inşası başlayacağı için geri dönüşümü güç olacak. Devleti çok ciddi maddi külfete sokacak. Mahkemeden talebimiz, çevreyi, doğayı, kültürel miraslarımızı, doğal kaynakları olumsuz etkileyecek, kent yaşamını olumsuz etkileyecek, yaşamı güçleştirecek emirnamenin yürütmesinin durdurulması için ara emrinin alınmasıdır”.

Layık Topcan Mesutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu emirnamenin hazırlanışında şehir plancıları yer almadı. Belediyelerin itirazları dikkate alınmadan hazırlandı. Halk toplantıya çağrıldı ama emirnamedeki değişiklikler ilanda yer almadı. Toplantıda sadece emirnamenin kapsamının ne olduğu ile ilgili sözlü izahatlar yapıldı. Emirname ile tüm yapılaşma kuralları değişiyor. Amacını aşan bir düzenleme. Önceki durumdan kötü bir durum ortaya çıkacak. Yüksek katlı otellerin yapılması sağlanacak. Girne kentinin altyapısı ve taşıma kapasitesinin çok üzerinde bir yapılaşma olacak. Trafikte sorunlar doğacak. Bu şekilde bir değişiklik yapılma hakkı yok. Hızlı ve yaygın yapılaşmalarda bilimsel temellere dayanan emirnameler yapılabilir ancak bu araştırma yapılmadı. 2015 yılında Ülkesel Fizik Planı hazırlandı. Ülkesel Fizik Planı, en yüksek ölçekte olan plandır. İmar planları da buna uygun yapılmalı. Bu plan, Ülkesel Fizik Planı’na uygun değil. Emirname ile kapasite ve yoğunluk artıyor. Girne’de ikinci bölgede çok ciddi bir trafik sorunu çıkacak. Özel mülk olduğu için kamu araçları olan itfaiye, polis ve ambulansların işi güçleştirilecek. Emirnamenin hangi gerekçe ve amaçla yapıldığı belli değil. Bu nedenlerle, ara emri alınmalı”

Polili: Emirname usulüne uygun yapılmadı

Avukat Öncel Polili, duruşmada, emirnamenin usulüne uygun yapılmadığını belirterek, çevre ve imar gibi özel konularda halkın, ilgili odaların ve belediyelerin devre dışı bırakılmasını kötü niyetli olarak yorumladı.

Polili, “Usul, şekil ve yetki açısından çok ciddi sıkıntı var. İdarenin asıl gayesi bazı kişilere rant sağlayabilmesidir. İdarenin bir veya birkaç kişiye kişisel yarar sağlama niyeti var. Bu emirnamenin yürürlüğe girmesi halinde yapılaşmalar başlayacak ve geriye dönmemiz imkansız olacak. Ülkesel Fizik Planı da boşa gidecek. İdarenin aldığı tüm kararlar sakattır. Ara emrinin verilmesi uygun ve adildir” dedi.

Yüksek İdare Mahkemesi Yargıcı Beril Çağdal, ara emrinin verilmesine karar verip davayı 3 Ekim’e erteledi.

Karaman: Dava siyasi partimizin almış olduğu ara emri kararından farklı bir içeriktedir

Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Birol Karaman, konuyla ilgili KIBRIS’a açıklama yaparak, “Açtığımız dava, bir siyasi partimizin almış olduğu ara emri kararından farklı bir içeriktedir. Teknik kapsamı oldukça geniş bir dosyadır. Çok fazla teknik detay içeriyor. Talepler de farklıdır” dedi.

Karaman, Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’nin yönetim kurulunda yaptıkları değerlendirmede, davayı şehir plancılarının öncülüğünde açma kararı aldıklarını belirtti.

Karaman, “Teknik odaların açtığı davanın kapsamı geniştir. Mahkemeye güvenimiz sonsuzdur. Bu hukuki mücadele ayağını kapsıyor. Biz sokak mücadelesini ayni şekilde devam ettireceğiz. Ta ki iptal ettirene kadar, ta ki bu demokratik süreçleri ülkemize yerleştirene kadar, mahkemenin kararından bağımsız olarak, bu mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Talat: Hem siyasi hem de yasal muhalefetimizi sürdüreceğiz

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Mehmet Ali Talat da KIBRIS’a açıklama yaparak, Girne Emirnamesi’yle ilgili Yüksek İdare Mahkemesi’ne hem iptal davası, hem de ara emri talebinde bulunduklarını belirtti.

Talat, “Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir ara emri var ama oluşabilecek herhangi bir sıkıntıda, bizim başvurduğumuz ara emri de gündemde olacak. Bundan sonra da mahkeme safhası görülecek” dedi.

Talat, şöyle devam etti:

“Önemli olan nokta şudur. Hükümet maalesef kanun gücünde kararnameler ve emirnamelerle keyfi oynamalarla ülke yönetmeye ve oldu-bittiler yaratmaya çalışıyor. Bu kabul edilebilecek bir şey değildir. Bir azınlık hükümetinin bu kadar pervasızca, hayatın her alanına yasalara uygun olmadan, yasalara aykırı olarak müdahale etmesi, düzenlemeler getirmeye çalışması bir kaos yaratmaktadır. Zaten kanun hükmündeki kararnamelerin hiçbiri Anayasa’ya uygun değildi. Bir de esas hedefi, geçici kısıtlama olan İmar Yasası çıkıncaya kadar geçici olarak çevreyi, bölgeyi o kenti kötü bir noktaya taşımamak için geçici engelleme yönünde olması gereken emirname yetkisini hükümet ve bakanlık son derece olumsuz bir şekilde tersine Girne’yi perişan etme amacıyla birilerine rant sağlama amacıyla kullanmaktadır. Bunu da kabullenmemiz mümkün değildir. Hem siyasi muhalefetimizi hem de yasal muhalefetimizi sürdüreceğiz”