Türkiye ve Yunanistan temsilcilerinin Almanya’nın inisiyatifi ile Berlin’de biraraya gelerek bölgedeki sorunları görüştüğü açıklandı.
Bu zaten beklenen bir şeydi. Borrell’in bölgeyi dolaşması, AB çatısı altındaki Yunanistan’a ve Rum tarafında destek sağlama gayretleri yakında yeni bir pazarlık sürecinin başlayacağının işaretlerini veriyordu. Bu son haber, pazarlığın başlayacağını değil; başladığını ortaya koydu.
Pazarlığın nasıl gelişeceğini göreceğiz. Türkiye önemli bir güç ortaya koydu; bunun karşılığını almak isteyecektir.
KIBRISLI TÜRKLERİN ROLÜ
Birkaç günden beri, Kıbrıslı Türkler olarak Türkiye’ye destek vermemiz gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Savaşta değilse bile diplomasi süreçlerinde önemli katkılarımız olabileceği ortadadır.
Ne yazık ki, Cumhurbaşkanı Akıncı bu katkıyı yapmaya yanaşmıyor. Şimdi ortaya çıktı ki, aslında Türkiye de böyle bir katkı peşinde değil… Onların yolları çoktan ayrılmış…
Türkiye, hem yeni bir müzakere süreci, hem de Akıncı’dan farklı bir müzakereci istiyor. Berlin’de, müzakereleri Akıncı’nın yerine Dışişleri Bakanı Özersay’ın yürütmesini önemiş.
ÇÖZÜM ÇABALARI
Türkiye bu tutumunu istikrarlı bir şekilde devam ettirirse, Akıncı’nın yeniden seçilmesinin önünü de kapatmış olacaktır. Biliyoruz ki Akıncı yeniden seçilebilmek için çözüm peşinde daha aktif koşulması gerektiğini düşünenlerin ve Türkiye karşıtı duygulara sahip olanların desteğine güvenmektedir. Türkiye bu tutumunu devam ettirirse, bazı sorular ister istemez gündeme gelecek ve seçim sonucunu etkileyecektir:
Türkiye’nin desteğine sahip olmayan bir Cumhurbaşkanı, müzakere masasına otursa bile bizi çözüme taşıyabilir mi?
Türkiye, ille de Akıncı’nın olacağı bir müzakere masasının kurulmasına onay verecek mi?
Açıktır ki Türkiye ile kavga ederek çözüm bulmak olanaksızdır. Bu sonuca vardığınız zaman, Akıncı’nın yeniden seçilme şansının azalmakta olduğu sonucuna da varmanız kaçınılmaz olmaktadır.
Öyle görülüyor ki KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri salgın krizinden olduğu kadar bölgedeki siyasi gelişmelerden de etkilenecektir.
News
